ARABA DELİSİ...

14 Mart 2008

Neden yerli otomobilimiz yok?

Akıl yürütebildiğim yaşlardan beri aklımı kurcalayan bir sorudur bu.. Neden tamamen herşeyi bize ait bir otomobilimiz yok? O yıllarda "yerli" sıfatıyla satılan Renault12 , Murat 124 , Murat 131'in aslında bizim tasarımımız olmadığını öğrendiğimde çocuk halimle bile çok üzülmüştüm.
Sadece Anadol vardı herşeyi bizim olan. Zaman ilerledi ve Anadol markası tarihteki yerini aldı. Renault ve Tofaş ise farklı modeller üretmeye devam ettiler.
Peki bizim neyimiz eksikti diğer ülkelerden?
Renault , Tofaş ve Anadol'dan yıllar önce , 1961 de herşeyi bize ait bir otomobil yapılmış..
Onun adı "Devrim"...
Tasarım çizgileri , o yılların genel trendi ile kıyaslandığında bence çok başarılı. Herşeyden önemlisi motorundan şasisine , kaporta parçalarından elektrik aksamına kadar Türk yaratıcılığı ve türk emeğine haiz bir ürün. Peki ne olmuş? Neden şu an ortalarda böyle bir marka yok? Sayın Nebil Özgentürk tarafından NtvMsNbc'de bunula ilgili bir program yapıldı , yazılı basında da zaman zaman yer aldı.. Bilmeyenler için anlatayım , bilenler de benimle birlikte bir kez daha duygulansınlar ;
Dönemin Cumhurbaşkanı Sayın Cemal Gürsel , Haziran 1961'de , ordunun binek otomobil ihtiyacının karşılanabilmesi için bir otomobil üretilmesi talimatını veriyor ve daha da önemlisi üretilecek aracın 29 Ekim törenlerinde (yaklaşık 5 ay sonra) tanıtılmasını istiyor. Otomobili üretecek olan T.C.D.D. Fabrikalarının yönetici ve mühendisleri , sürenin kısalığından endişe etseler de projeye ayrılan "1 milyon 400 bin Lira"lık ödenekle Eskişehir'deki Demiryolları Fabrikası'nda işe koyuluyorlar. Ekim ayı ortalarında ilk otomobil hazır hale geliyor. Cumhurbaşkanı Sayın Cemal Gürsel'e sunulmak için de siyah renkte ikinci bir tanesi yapılıp
yetiştirilmeye çalışılıyor. Hatta işler o kadar ucu ucuna yetişiyor ki bu siyah otomobilin son kat boyası 28 Ekim
akşamı atılıp , gece
Ankara'ya sevk edilirken de trende cilası tamamlanıyor.
Hazırlanan iki araç da Ankara'ya kadar buharlı bir lokomotifle getirileceği için bacadan sıçraması muhtemel olan kıvılcımların otomobillere zarar vermesini önlemek adına araçların benzin depoları boşaltılıyor. Sabah araçlar Ankara Demiryolu Fabrikası'na indiriliyor ve oradaki manevralar için depolara az miktarda yakıt konuluyor. Asıl yakıt ikmali , Sıhhiye'deki bir istasyonda yapılacak ve oradan da tören için Meclis'e gidilecek , Sayın Cumhurbaşkanı burada araca binecek ve asıl tören için Anıtkabir'e geçilecek , plan bu şekilde. Ama Meclis'e gitmek için bu iki araca eskortluk yapacak olan çok kalabalık motorsikletli polis ekibi , bu plandan habersiz olduklarından dolayı istasyona uğramayıp doğruca Meclis'in yolunu tutuyorlar.
Meclis'e gelindiğinde durum farkediliyor ve alelacele bir miktar benzin bulunuyor. Ancak makus talih burada da kendini gösteriyor.. Benzin Sayın Cemal Gürsel'in binmesi gereken 1 numaralı otomobile konuyor ve daha sonra dolum sırası 2 numaralı otomobile geldiği sırada , Cemal Gürsel 2 numaralı otomobile çoktan binmiş oluyor. Mecburen Anıtkabir'e doğru yola çıkıyorlar ve tabii boş depo yüzünden , Cumhurbaşkanı'nın içinde olduğu araç stop ediyor. Mühendisler kendisinden özür dileyerek 1 numaralı otomobile geçmesini rica ediyorlar ve nihayetinde Anıtkabir'e 1 numaralı otomobil sağ salim ulaşıyor. Araçtan inen Sayın Cemal Gürsel "batı kafasıyla otomobil yapıyorsunuz ama doğu kafasıyla benzin ikmalini unuttunuz" şeklinde tepkisini dile getiriyor. Ertesi gün gazeteler Devrim'i yerden yere vuruyor...
Peki ne oluyor? Farbrika toplamda sadece 4 adet Devrim üretiyor ve daha sonra da nedeni açıklanmadan bu projeye son veriliyor.
Şu anda bu örneklerden sadece 1 tanesi hayatta ve çalışır durumda. Türkiye Lokomotif ve Motor Sanayi A.Ş. Müzesi'nde özel olarak yapılmış camlı garajda sergileniyor ancak müze yetkilileri şu ana kadar sadece 40 ziyaretçinin görmeye geldiğini belirtiyorlar.
Bütün bunları neden yazdım? Yüzbinlerce adet satış yapılan ve dünyanın herhangi bir yerinde satışta olan hemen her otomobili bulabileceğiniz çok yüksek hacimli "sözde" Türk Otomotiv sektörü ve benim tabirimle "Türkiye Pazarı" için tek ve yegane anıt niteliği taşıyan bu eseri bence hepimiz gidip yakından görmeliyiz...
Devrim hakkında detaylı bilgiler ve fotoğraflar için lütfen buraya tıklayın.

Peki otomotiv mirasımız ne durumda? Bunu sadece şu kadar bir cümle ile ifade edeceğim ;
Geçtiğimiz dönemde başlatılan ama medyada neredeyse hiç yer almayan "siz de bir Anadol evlat edinin" projesi , bulunduğumuz içler acısı durumu anlatmak için bence yeterli..
Halen Anadol Otomobil Kulübü , bu mirası ayakta tutmaya çalışıyor.. Bravo.. İyi ki varsınız..
Eğer ki Anadol'ları seviyorsanız Rahmi M. Koç Müzesi'ndeki , benim de Anadol'lar içinde en beğendiğim model olan , yuvarlak farlı kırmızı renkte ve içi krem renk döşemeli olan coupe modelini yakından görmenizi şiddetle tavsiye ederim. Umarım halen oradadır. Yine de tedbir olarak eklediğim bir resmini aşağıda bulabilirsiniz ;

İşte Anadolu'nun muhteşem Anadol örnekleri ;



































Peki günümüzde bir atılım yok mu? Tamamen yok demek yanlış olur ama sadece iki örnek oldu..

İlki , Siirt'te fabrika kuracağı iddiası ile ortaya çıkan , Jet-PA'nın patronu Fadıl Bey'in ( nam-ı diğer Jet Fadıl) Pininfarina'ya tasarlattırdığı sözde yerli otomobil denemesi "İmza"...
Otomobilin logosu Osmanlı tuğraları gibiydi.. Tasarımı değerlendirmek bence gereksiz çünkü yerli otomobil yapmak için Pininfarina'ya çizim yaptırmak bana o dönemde de komik gelmişti.
Tabii ki proje hayata geçmedi. Konuyla ilgili fazlaca yorum yapmayacağım , merak edenler o dönemlerde yaşananları araştırabilirler.

Diğer bir hamle ise Ertex Oto Dekorasyon tarafından üretilen "Etox"...
Türkiye'nin ilk spor otomobili olarak hayata geçirilen bu proje , bana göre fazla yüksek bir bedel karşılığında satılmaya çalışılıyor. Tabii ki bu durumun önemli nedeni , seri üretim olmadığı için , üretim ve tedarik maliyetlerinin yüksekliği.. Genel çizgileri bence hoş ama arka tarafına hiç ısınamadım. Bu arada Sayın Cem Yılmaz'ın siyah bir Etox sipariş ettiği de duyumlar arasında.
Etox'un neler yapabileceğini zamanla göreceğiz... Umarım Etox "el yapımı özel üretim" tarzından çıkıp seri üretim yapabilecek kadar büyür ve maliyetleri aşağı çekerek daha ulaşılabilir-mantıklı fiyat seviyesinden satılır. Ancak bu durumda şansının yüksek olacağını düşünüyorum.

Türkiye sonsuza kadar dünyanın "montaj üssü" mü olacak orası meçhul.. Yabancı yatırımcılara göre yatırım ve işçilik maliyetlerinin uygun olması , devletin kendilerine sanayi kalkınması adına sağladıkları kolaylıklar çok cezbedici. Ama en önemlisi Türkiye'nin , coğrafi konumu nedeniyle , uluslararası satış ağına sahip büyük firmalar açısından lojistik anlamda çok elverişli bir konumda olması. Bu nedenle ülkemizde daha pek çok marka , tesis kuracak. En yakın gelecekte Volkswagen'in geleceği biliniyor. Sonrasını hep birlikte göreceğiz.. Hepimize iyi şanslar...

Etiketler: , , , ,

1 Comments:

  • bu etox denilen araba gercek ise neden biz de almanya gibi audi,bmw,wolvagen gibi arabalar uretemiyoruz hadi turkiyede boyle seyler yapalim hic bir seyi oturdugumuz yerden yapamayiz ,alin en sondaki araba yabanci neden bunun yerine kendi arabamizi uretip onun resmini koymuyoruz.bunu yapicak gonullu var saciksin yapsi ve benim de projelerim var tum duya gorsun!!!!!!!

    By Anonymous Adsız, at 6/13/2011  

Yorum Gönder

<< Home