ARABA DELİSİ...

31 Mart 2008

Otomobil + Adrenalin = Ne yapabiliriz..?

Bir otomobilimiz var.. Damarlarımızda ise yüksek doz adrenalin geziyor.. Kendimizi kimi zaman kontrol edemiyor ve heyecan arıyoruz.. Ama yasadışı konulara kesinlikle bulaşmamamız gerekiyor.. Peki hiçkimseyi ve hiçbir şeyi tehlikeye atmadan neler yapabiliriz? Bu işi tamamen doğru ve güven içinde yapmak istiyor musunuz?
İşte size cevap ;
Motorsporları dünyasına hoşgeldiniz..
Eğer yeteneğinize güveniyorsanız , içinizdeki heyecan arayışını tatmin etmek istiyorsanız , tüm bunları yaparken hem yasal olmak hem de tehlikelerden mümkün olduğunca uzaklaşmak istiyorsanız , motorsporları dünyasına adım atmaktan başka bir seçeneğiniz bulunmamaktadır.

Motorsporlarında ana kural "güvenlik"tir ve güvenlik unsurlarını eksiksiz şekilde yerine getirmeden , o koltuğa oturmanıza kimse izin vermez. Bu hem sizin , hem aracınızın , hem de çevrenizdeki diğer herşeyin güvenliği açısından en temel unsurdur. Bu unsurun ana başlıklarını basitçe şu şekilde sıralayabiliriz ;

-Araç güvenliği
-Sürücü güvenliği
-Seyirci güvenliği

Şimdi detay zamanı...

Araç Güvenliği
Otomobiller temelde , normal sürücülerin normal kullanımları sırasında oluşabilecek kazalara karşı koruma sağlayabilecek şekilde tasarlanmışlardır. Ancak yarış ortamında oluşabilecek kazalar , normal şartlardan çok daha farklı şekil ve niteliklerde olabileceği için , araçların standart halleri yetersiz kalacaktır. Yarış esnasında amaç basitçe "daha hızlı olmak"tan ibaret olduğu için risk de fazladır. Ancak , yarışta kullanılacak araca eklenecek ekstra unsurlar , bu tehlikeyi bertaraf edebilmek konusunda oldukça etkilidir. Peki nedir bu unsurlar? Ne işe yararlar?

Öncelikle aracın içindeki tüm aksesuarlar ve koltuklar sökülür. Tüm konfor donanımları , tavan ve taban döşemeleri , kapı iç kaplamaları gibi yarış sırasında gereksiz olan tüm parçalar araçtan atılır. Bu durum , aracın ağırlığını azaltarak daha hızlı olabilmesi ve herhangi bir mekanik müdahalenin daha kolay-hızlı şekilde yapılabilmesi amacını taşır. Ancak esas amaç hızlı olabilmenin yanında , yüksek hızlarda meydana gelebilecek kazalar ve hatta taklalar esnasında bu parçaların yerlerinden kopup , içerideki sürücüye tehlike yaratmasını önlemektir.

Aracın içindeki tüm gereksiz parçalar söküldükten sonra "roll-cage" adı verilen çelik kafesin monte edilmesi gerekir. Ana çerçeve ve çapraz geçişlerle desteklenen bu kafes sistemi , sizin içinde bulunduğunuz alanın kaza esnasında deforme olmasını kesinlikle engelleyecek ve sizi tehlikelerden koruyacak en önemli ekipmandır. Roll cage , aracın şasisine pek çok noktadan kaynaklanır , bu şekilde aracın stabilitesi de artar ve yol tutuşa da çok önemli katkılar sağlar. Yani hem bir güvenlik unsuru hem de performans arttırıcı bir parçadır.

İkinci sırada yarış koltukları gelir. Özel tasarımları sayesinde sürücüyü sarmalar ve her koşulda sürücünün koltukta kalmasını , hiçbir yöne doğru savrulmamasını sağlar. Bu koltuk , sizi gayet güzel bir şekilde kucaklayacağı ve yanlardan saracağı için hem sürüş hakimiyetinizi arttırır , hem de kaza anında koltuktan fırlayıp biryerlere çarpmanızı , yaralanmanızı engeller. Yarış koltukları oldukça hafif ama aklınızın alamayacağı kadar sağlam malzemelerden yapılır. Hem hafiflik avantajı hem de sürüş hakimiyetinize olan katkısı ile beraber performansınızı arttırırken , güvenliğinizi de sağlamayı garanti eder.

Üçüncü sırada emniyet kemeri sistemi yer alır. Standart otomobillerde kullandığımız 3 noktadan bağlantılı emniyet kemerleri , yarış ortamları için yetersizdir. Biz gündelik hayatta tek omuzumuzun üstünden ve kalçamızın iki yanında bağladığımız emniyet kemeri ile tabii ki de güvendeyiz. Ancak yarış ortamı için kullanılan kemer sistemi 5 noktadan bağlıdır ;
-İki omuzdan ayrı ayrı gelen iki kemer
-Kalçamızın iki yanından gelen iki ayrı kemer
-Bacaklarımızın arasında belimize doğru gelen tek kemer
Bütün bu 5 adet kemer , göbek-göğüs kafesi arasında bir noktada tek bir klipsle tek bir noktada birleşir. Bu da bizi her koşulda koltuğumuza sıkı sıkıya yapıştıran ama hareketlerimize engel olmayan bir sistem vermektedir. Kemerler direkt olarak aracın şasisine bağlı oldukları için sağlamlığı inanılmazdır.
Peki bir kaza sonrasında hızla aracımızda çıkmamız gerekirse 5 tane ayrı kemerle nasıl uğraşacağız diye endişe etmeyin. Ortadaki tek nokta bağlantısının klipsini çözdüğünüzde , 5 kol da serbest kalacaktır ve bu işlem günlük hayatta kullanılan kemerlerden çok daha pratik şekilde gerçekleşmektedir.






















En sonunda en büyük tehlike olan yangın ile ilgili de tabii bazı değişiklikler yapılır. Bunlardan en önemlisi , herhangi bir darbe anında aracın kendi yakıt akışını otomatik olarak kesmesini sağlayan sistemdir. Depodan motora giden yakıt kesilir ve olası tehlikelerin önüne otomatik olarak geçilir.
Yakıt akışının kesilmesi ile birlikte olabilecek kıvılcımları ve kısa devreleri de önlemek gerekir. Bunun için de araç içine ve dışına , gayet kolay ulaşılabilir birer şalter monte edilir. Bu şalter kapatıldığında aracın tüm elektrik sistemi kapatılmaktadır. İçerideki şalter zaten sürücünün kolaylıkla ulaşabileceği konumdadır. Bundan başka , kaza anında dışarıdan yapılacak müdahaleleri etkin kılmak için de aynı şalterden bir tane de aracın dışına monte edilir , uyarıcı yazılar ve işaretler ile yeri belli edilip kolay görülebilir hale getirilir.
Ayrıca aracın benzin deposu ve yakıt hortumları da yırtılmaz , delinmez , sızdırmaz ve yanmaz niteliktedir. Yani herşey kontrol altındadır.
Tüm bu ekipmanlara rağmen yine de yangın çıkma ihtimaline karşılık 2 farklı yangın söndürme sistemi daha mevcuttur ;
Araç içinde sürücünün çok yakınında ve bagajda olmak üzere , elde kullanılan ayrı ayrı 2 adet yangın söndürücü tüp bulunmaktadır.
Bu tüplü manuel müdahale sisteminden başka ikinci olarak , yine aracın içinde ve dışında 2 farklı şalteri olan otomatik bir yangın söndürme sistemi de mevcuttur. Bu şaltere müdahale edildiğinde araç otomatik olarak iç mekana ve motor bölümüne ayrı ayrı yangın söndürücü madde püskürtmektedir. Dışarıdaki şalter de yine kolay bulunabilir bir yerdedir , ayrıca yazılar ve işaretlerle belirginleştirilmiştir.

Sürücü Güvenliği
Bu konu başlığında sayacağımız malzemeler sürücüye rahatlık sağlamak ve tabii ki de kaza esnasında yaralanmasını önlemeyi amaçlamaktadır. Bunlar , içlik , bere , çorap , tulum , ayakkabı , kask ve eldivendir. Tüm bu malzemeler sürücüyü rahat ettirmek , terletmemek , üşütmemek için özel malzemelerden üretilmiştir. Ancak tabii ki tek fonksiyonları konfor değildir. Tüm bu malzemeler , yanmayan , erimeyen ve hatta direkt olarak ateşe tutulduğunda 30 saniye ile 1 dakika arası dayanabilen malzemelerdir ve sizi en kötü koşullarda bile hayatta kalabilmenize yardımcı olurlar.





































Birkaç küçük detay vermek isterim ;
Tulumun omuz bölümlerinde çok sağlam tutma bölümleri yer almaktadır. Bunlar , sizin araçtan çekilerek çıkartılmanız gerektiğinde çok çok işe yarayan küçük ama hayati eklentilerdir.
Kasklar , çok ama çok büyük darbelere maruz kaldıklarında bile başınızın zarar görmesini engelleyebilecek yeteneğe sahiptirler ve oldukça da hafiftirler.
Eldivenler , direksiyon , gibi ekipmanları kullanırken elinizin kaymasını engeller ve sürüş veriminizi arttırırlar.
Ayakkabılar , ince tabanları sayesinde pedalları daha iyi hissedebilmenize yardımcı olur ve çok daha rahat bir kullanım sunarlar.
Konforunuz , verimliliğiniz ve güvenliğiniz emin ellerde...
Seyirci Güvenliği
En önemli konuyu en sona sakladım ve en az şeyi ise bu konu hakkında söylemeyi yeğliyorum.
Motorsporlarının hangi dalıyla ilgilenirseniz ilgilenin , sizin sadece sürüşe konsantre olmanız gerekir. Bir kaza esnasında da etrafta hiçbir nesneye zarar vermemenizin sağlanması gerekir. İşte bu yüzden motorsporları , sadece ve sadece özel parkurlarda , özel pistlerde veya kapalı alanlarda yapılmaktadır. Bu konu tamamen organizasyonel bir konudur ve sizin yapacağınız şey , sokaklarda yarışmak yerine bu tür özel ve kontrollü mekanlara yönelmekten ibarettir.

Tüm bu anlattıklarımdan sonra korktunuz mu? Eğer bilinçli iseniz sakın korkmayın! Yarış demek hız demektir ve kazalar kaçınılmazdır. Yarış için hazırlanmış bir aracınız varsa ve bu işe özel bir mekanda iseniz ne olursa olsun siz ve diğer herkes "kesinlikle güvendesiniz" demektir.
Korkmanız gerekiyorsa günlük kullandığınız aracınızdan ve normal yollardan korkun...

Peki nasıl yarışabiliriz? Bunun için gerekli birkaç şart var , basitçe değineceğim ;
-Güvenlik şartlarını karşılayan bir aracınız olmalı
-Ehliyetiniz olmalı
-Yarış lisansınız olmalı

Daha detaylı bilgi için , kısa adı TOSFED olan Türkiye Otomobil Sporları Federasyonu'na ulaşın ve bu muhteşem dünyaya adımınızı atın..

Motorsporlarına giriş ve güvenlikle ilgili şimdilik benden bu kadar , daha sonra sizlere motorsporlarının branşlarını ayrı ayrı tanıtacağım..
Görüşmek üzere...

Etiketler: , , , ,

27 Mart 2008

Keiichi Tsuchiya'nın ünlü "Pluspy" videosu...

"Drift King" Bay Keiichi Tsuchiya'nın , drift ile ilgili yazımda bahsettiğim o ünlü videosu... Kendisini , favori otomobili olan efsanevi Toyota Corolla AE86 Levin ile izlemek ister misiniz?

Below is , the video of "The Drift King" Mr.Keiichi Tsuchiya...If you'd like to watch him and his favourite car , "legendary" Toyota Corolla AE86 Levin, enjoy:


Pluspy - 1.Bölüm / Part 1



Pluspy - 2.Bölüm / Part 2

Etiketler: ,

Honda Civic TypeR Racing Game...

Ben yeni Honda Civic'i çok beğeniyorum.. Hele ki sedan kasasının TypeR modeline ise söyleyecek söz bulamıyorum... "Championship white" adını verdikleri özel bir beyaz renkte üretilen bu araç ülkemize gelir mi bilinmez ama bize şimdilik sadece umut etmek düşer...
Honda'nın Japonya sitesinde bu model ile ilgili şirin bir on-line oyun var.. Denemek isteyenler buraya tıklayabilirler...

I really like The New Honda Civic , and i can say that i'm a huge fan of TypeR sedan.. This car is painted in a special colour called as "Championship white" I don't know if we can see this vehicle on our roads, but you know what they say, "hope stands still". Honda Japan has created an on-line game for Civic type-R. If you like Civic TypeR sedan as much as i do, then you gonna have to click and try...

Etiketler: , , , , ,

24 Mart 2008

Türkiye'de çok çok özel bir yer var...


Başlığı yazarken hangi kelimeyi kullanmam gerektiğine karar veremedim. Çünkü burası alelade bir garaj değil.. Basit bir atölye hiç değil.. Ve kesinlikle supermarket havası verilmiş bir modifiye dükkanı değil.. 2002 yılından beri Maslak Atatürk Oto Sanayi'de faaliyet gösteren Avk Servis , pek çoğunuzun belki hiç bilmediği ve hatta İstanbul sokaklarında hiç görmediği son derece "özel" otomobiller yaratıyor. Birkaç örnek vermeden geçemeyeceğim ;

Çift turbolu Dodge Viper... Bir miktar güçlü... 1756 hp kadar...Sahibi sadece çok özel zamanlarda ve çok özel mekanlarda bu akılalmaz canavarı garajından çıkarıp kullanıyor. Bu araç , bırakın Türkiye'yi , dünya çapında başarılı bir modifiye örneği..

Çift turbolu Chevrolet Corvette Z06... Bu siyah "şey" de bir miktar güçlü.. Aracın kendi kendine zarar vermesini önlemek , daha uzun ömürlü kullanım ve dayanıklılık için sadece 1200 hp ile sınırlandırılan bu aracın mevcut potansiyeli 1700 hp civarında...

Avk Servis'te yapılanlar tabii ki bu örneklerle sınırlı değil. Şimdiye kadar güçleri 600-800 hp arasında tahmin edemeyeceğiniz kadar çok Corvette hazırlamışlar. Hatta standardında önden
çekişli olan Chrysler Stratus'a çift turbolu bir Corvette motoru koyup aracı arkadan itişe çevirmişler. Bu Stratus , draglarda kendini sıklıkla göstermiş ve tabii ki kupaları da evine getirmiştir. Sadece Amerikan'lara değil , Avrupa ve Japon otomobillerine de el atan Avk Servis'in Audi , Maserati , Alfa Romeo , Subaru gibi markalarda da çok özel yapıtları var...
Şahsen , ülkemizdeki mevcut ekonomik ve sosyo-kültürel yapının içinde böyle bir oluşumu hayata geçirdikleri ve bu işe bu kadar gönülden bağlı oldukları için başta Volkan Abi'yi olmak üzere , tüm Avk Servis çalışanlarını yürekten kutluyorum...
Otomobiliniz olmasa da , bütçeniz hiçbirşey için uygun olmasa da Avk Servis'e gidin , görün , gezin , tanışın , sohbet edin.. Şiddetle tavsiye ediyorum...



I couldn’t decide how to define this garage. Because, this is neither a usual garage nor a modification center. This is the Avk Service, which is in The Maslak Atatürk Automobile Industrial Estate since 2002. Many ‘special’ cars , which you don't see frequently in the streets of İstanbul , were born here…
The red beast above is a Dodge Viper with Twin Turbo. The engine has been upgraded just a little as 1756 hp! The owner of this beast uses it only on special occasions. This car is one of the very few best modificated car not only in
Istanbul, in the world …
The black horse ise, Chevrolet Corvette Z06 with Twin Turbo... This black stud has also a "little" strong engine and for this reason it can be really dangerous for itself… Because of this, its engine has been limited as 1200 hp. (even its power potential is near at 1700 hp)
The garage also created so many Corvettes which have horsepowers between 600 and 800. In additionally they made a Chrysler Stratus in which has a Corvette engine with twin turbo. These crazy people started to modify this FWD (front wheel drive) car (Stratus) , and finally came up with a RWD (rear wheel drive) car . After revolution, this extreme Stratus has won all prizes in drag races.

They don’t modify only American cars. The brands they worked are like Maserati , Alfa Romeo , Subaru etc...
Congratulations for all works they have done. Special thanks for Mr.Volkan and all employees of the Avk Servis…

As an advise ; go to Avk Servis , meet that super hero employees and watch around even you haven’t got enough money or a car !...

Etiketler: , ,

Hks ile yere sağlam basın...

Hks , yeni coilover sistemi olan Hipermax III serisini satışa sundu. Aracın yerden yüksekliğini ve süspansiyon sertliğini ayarlayabilmemize olanak sağlayan ekipmanlar olan coilover sistemler , kişinin ve aracın ihtiyacı olan farklı kombinasyonları yakalayabilmemize yardımcı oluyorlar. Aracın yüksekliğinin ayarlanabilmesinden kasıt , bir arazi aracı gibi yükseğe kaldırabilmek değil tabii ki. Bu gibi sistemlerde amaç aracın yüksekliğini azaltmak ama bunu farklı durumlara ve mekanlara göre ayarlanabilir kılmaktır. Bu değişiklikler basit şekilde , kitin içerisinden çıkan bir anahtar yardımı ile kolayca yapılabilmektedir.
Hks yeni Hipermax III serisi dahilinde 3 farklı karakterde ürünü beğenimize sunuyor ;

Hipermax III Basic
Cadde uygulamaları için tavsiye edilen bu model , hem günlük kullanıma çok uygun hem de bu uygunluktan taviz vermeden yüksek bir performansa kavuşabilmenizi sağlıyor.

Hipermax III Sport
Bu model , adından da anlaşılabileceği üzere daha sportif bir model ve günlük kullanımdan ziyade pist yarışlarında tavsiye ediliyor. Günlük aracınızda kullanmak isterseniz konforu kesinlikle unutmanız gerektiğini söyleyebilirim.

Hipermax III Clx
Üst segmentte yer alan lüks otomobillere yönelik geliştirilen Hipermax III Clx , konfordan hiçbir şekilde ödün vermeden performans arayan tüketicilere ve onların seçkin otomobillerine göre tasarlanmış.

Peki konfor ile performans arasında nasıl bir ilişki var?
Kesinlike bu iki durum arasında bir terazi ilişkisi var demek çok doğru olur. Eğer konfor istiyorsanız süspansiyon sisteminizin yumuşak karakterde olması gerek burası kesin. Ancak süspansiyon sisteminiz ne kadar yumuşarsa , performanslı kullanımlarda yol tutuşunuz da o derecede zayıflayacak demektir.
Performans isteyenler de , yani temelde virajları daha yüksek hızlarda ve daha kontrollü almak isteyenler ise süspansiyonlarını sert karakterde seçerler ki bu da konforun kaybolması , zemindeki en küçük taşları bile bel kemiğinizde ve boynunuzda hissetmeniz anlamına gelir.
Basit bir mantıkla açıklamaya çalıştığım bu durum hep bir ikilem doğurmaktadır ; performans arayan ama konfordan da vazgeçmek istemeyen araç sahipleri bir tercih yapmak zorunda kalırlar. İşte coilover sistemler bu yüzden geliştirilmiş ve bize bu çıkmazda bir nebze olsun ışık tutulmuştur.

Hks , presented for sale new coilover system “Hipermax III series”. Coilover systems help you to adjust your car’s height and suspension stiffness besides by yourself. So that , you can have new ride characteristic as what you need. Because of that , you can set your suspensions by using a special wrench in which this item’s package.

Hks presents , 3 different products for our pleasure ;

Hipermax III Basic
Usually recommended for street applications. This product balances your comfort and high performance.

Hipermax III Sport
This model is recommended for racing applications. If you want to use this model for your daily drive , i can tell this ; forget your comfort absolutely…

Hipermax III Clx
This Hipermax III Clx model , have improved for luxury cars. It does not cause you less performance or comfort. On the contrary , Hipermax III Clx causes to your exclusive car , a magnificent balance between performance and comfort.

What connection is there between performance and comfort? There is a perfect balance between these. If you want to comfort , you must have soft suspensions. But you would lose your tyre grip when you drive hardly , because of that your “soft” suspensions.
Other way , if you want high driving performance , you must have harder suspensions than your standart suspensions.
So the coilover systems solve that problem easilly.
Enjoy it…

Etiketler: , , ,

20 Mart 2008

"Drift" denen şey...

Türkiye'de son birkaç yıldır herkesin dilinde bu kelime.. Pek çoğumuz az ya da çok birşeyler biliyoruz bu tabir hakkında. Peki ülkemizde son yıllarda bu kadar popüler hale gelen "drift" kelimesi ne demek oluyor?
Drift denen şey bir otomobil kullanma tekniğidir. (Bunu konuyla şimdiye kadar hiç ilgisi olmayanlar için yazdım) . Drift tekniğinin Japonya kökenli olduğunu ve otomobili farklı şekillerde kaydırarak kullanma tekniğini kastettiğini biliyoruz temelde. Özellikle The Fast And The Furious-Tokyo Drift adlı sinema filmiyle birlikte ülkemizde çok daha fazla insan tarafından bilinir oldu. Tıpkı serinin ilk filmiyle birlikte modifiye çılgınlığının inanılmaz bir hızla gelişmeye başlaması gibi...
Öncelikle drift tekniğinin nasıl doğduğundan bahsetmek isterim ;
Karada gerçekleştirilen motor sporlarında 2 ana grup vardır. Bunlar asfalt yarışlar ve asfalt dışı yarışlardır. Asfalt dışı yarışlarda (ister otomobil isterse motorsiklet olsun) araçlar , zemin yapısından kaynaklı sebeplerle dönüşlerde "kayarak" ilerlerler. Bu durum , aslında araçların kontrolden çıkması , yol tutuşunu kaybedip zemin üzerinde gezinmesi olayıdır ve sürücünün bilgisi dahilinde gerçekleşir. Kimi zaman da sürücü müdahalesiyle araçlar kontrolden bilhassa çıkarılır ki bu durum , toprak-çamur-kar gibi zorlu zeminlerde dönüşleri daha hızlı yapabilmek , mevcut hızı kaybetmeden dönebilmek adına bilinçli olarak gerçekleştirilir. Asfalt harici yarışların farkı budur ve bu unsur seyirciye de izlemesi çok zevkli görüntüler verir.
Asfalt yarışlarında ise durum tam tersidir , zemin kusursuzdur ve lastikler de zemine inatla tutunabilmek için üretilmişlerdir. Virajlara giriş ve çıkış , lastikler ve zemin uyumu sayesinde kayma olmadan (veya minimum seviyelerde kayarak) gerçekleşir ve sahip olunan hız da en az şekilde kaybedilmek suretiyle sonuçta en iyi tur zamanları elde edilmiş olur.
Her iki yarış şekli de zamana ve sonuçta diğer rakiplere karşı yapıldığı için rakibi geçmek ve en iyi tur zamanını elde etmek tabii ki de şarttır.
Hikaye işte bu ikilem arasında başlıyor. 1960'lı yıllarda , dönemin başarılı Grand Prix sürücüsü Tazio Nuvolari , kendine özgü ve değişik bir sürüş teknik geliştiriyor. Bay Nuvolari , Grand Prix yarışlarında hep asfaltta yarışılmasına rağmen , aracını dönüşlerde dört tekerlek üzerinde bir miktar kaydırmak suretiyle rakiplerine göre virajlara daha hızlı girip dolayısı ile de daha hızlı çıkmayı beceriyor ve böylece o zamana kadar hiç kimsenin aklına gelmeyen değişik bir fikri yakalamış oluyor. Bu teknik , o dönemdeki çoğu sürücü tarafından kabul görmüyor (belki de uygulamasını beceremedikleri için olabilir) .

1970'li yıllarda Japonya'da Bay Kunimitsu Takahashi , Tazio Nuvolari'nin bu tekniğini inceliyor ve tekniği daha ileri bir seviyeye getiriyor. Virajlarda aracını "apex" noktasına mümkün olan en yüksek süratle taşıyıp , viraj içinde kaymaya başlayarak çok daha yüksek dönüş hızları yakalayabilen bir teknik geliştiriyor. Bu teknik , o yıllardaki Japonya Binek Otomobilleri Şampiyonası dahilinde neredeyse tüm pilotlar arasında popülerlik kazanıyor.
(Apex noktasının ne demek olduğunu daha sonra anlatacağım)

Takahashi'nin bu tekniğini çok beğenen başka biri daha var. Bu genç insan , günümüzde bütün dünyanın tanıdığı , saygı duyduğu ve sevdiği Bay Keiichi Tsuchiya , yani nam-ı diğer Drift King' den başkası değil... (Japonlar ona Dori-Kin diyorlar)
Tsuchiya , çok etkilendiği bu tekniği öğrenmek ve geliştirmek için Japonya'nın uçsuz bucaksız dağlarındaki bol virajlı yollara kendini atıyor. Burada pratik yaparak drift tekniğini öğrenmenin yanında , günümüz drift tekniklerini ve kurallarını da böylece yaratmış oluyor.
Tsuchiya
, 1977 yılında dönemin ünlü otomobil-modifiye dergilerinin ve ünlü modifiye atölyelerinin yardımı ile Pluspy adında bir video çekiyor ve bu sayede bütün dünya Tsuchiya'nın yarattığı bu yeni tekniği , yani drift tekniklerini görmüş oluyor. Bugün dünyada drift tekniğine gönül verip de Pluspy'i hiç seyretmemiş bir kişi sanıyorum ki yoktur.
Pluspy sayesinde bütün Japonya bu tekniğe aşık oluyor ve milliyetçi duygularla destekliyorlar. Tüm gençler otomobillerine atlayıp dağ yollarında pratik yapmaya başlıyor ve drift bu şekilde Japonya'nın gelenekleri arasında yerini alıyor. Bugün drift tekniği için kulaktan dolma bilgilerle söylenen "Japon gençlerinin Japonya'daki dağ yollarında gazlarken buldukları yanlama-araç kaydırma tekniği" yakıştırması bu nedenle yapılmaktadır.

1988 yılında Option Magazine dergisinin baş editörü Daijiro Inada , Japonya'daki ünlü Tsukuba pistinde ilk drift yarışını düzenliyor ve böylece drift , resmi bir yarış şekli haline gelmiş oluyor.
Uzun yıllar boyunca Japonya haricindeki ülkeler bu sporu (evet bence drift bir spordur) ciddi bir organizasyon olarak kabul etmediler ve ülkelerinde düzenlemediler. Ama içinde bulunduğumuz son yıllarda drift bütün dünyada inanılmaz bir hızla popüler oldu ve şu an Amerika'da bile bu yarışlar düzenleniyor. Amerika , yıllar boyunca Formula1'i bile sevmemiş ve ülkesinde düzenlemeye girişmemiştir. Onların sporları Nascar'dır ve onun harıcinde bir motorsporu etkinliğini (ukalaca) beğenmezler. Neyse.. Konumuza dönelim...
Drift yarışlarında amaç , viraja mümkün olan en büyük açıyla ve mümkün olan en yüksek hızla girebilmek , viraj içinde aracı en uzun süre kaydırarak ilerleyebilmek , patinaj esnasında en çok lastik dumanını çıkarabilmek , aracı olabilecek en akıcı şekilde kullanabilmek ve eğer iki kişi birlikte yarışıyorlarsa (bir nevi "it" dalaşı) önündeki rakibine çarpmayacak şekilde onu en yakın mesafeden takip edebilmek şeklinde sıralanabilir. Yani bildiğimiz yarışma disiplinleri ile ilgisi yok. Peki kazanan nasıl belli oluyor? Pistin önemli noktalarında konuşlanan hakemler , belirli kriterlere göre yapılan hareketlere-manevralara puan veriyorlar ve böylece kazanan tayin ediliyor.
Seyretmesi gerçekten çok zevkli.. Hiç seyretmediyseniz şiddetle tavsiye ederim...
Şimdi işin biraz detayına girelim ;
Nasıl drift yapılır?
Bir virajı en hızlı ve düzgün şekilde geçebilmek için virajı "apex" noktasında yakalamak ve kontrollü bir gazla virajı çıkmak gerekir. Bu nokta , virajın geometrisine göre en içte kalan kısmıdır. Apex'i yakalayabilmek için öncesinde mutlaka belirli bir miktar fren yapıp yavaşlamak gerekir ki aksi halde araç viraj dışına doğru kayacağı için içeri kapanmak ve apex'e dokunmak mümkün olmayacaktır.
Drift yaparken bu tekniği kullanmak yerine en temel haliyle , yavaşlama yapılmaz ve viraj öncesinde bazı müdahalelerle araç kaydırılmaya başlanır , hızı kaybetmeden , araç kayarken apex'e dokunup viraj aynı hızla terkedilir.
Peki araç nasıl bilinçli olarak kaydırılır?
Aracın kayabilmesi için lastiklerin yere tutunma özelliğinin azalması gereklidir. Normal gidişte aracın ağırlığı (istisnalar hariç) 4 tekerleğin yere temas yüzeyleri arasında dengeli şekilde dağılmıştır. Herhangi bir etki sonrası bu dengeler bozulduğunda , üzerindeki ağırlık azalan lastik yere daha az tutunabilir hale gelir. Bu etkiler viraja girme , ani hızlanma , ani yavaşlama gibi durumlarda gerçekleşir. Bu gibi durumlarda aracın ağırlığı , 4 tekerleğe eşit dağılmış halinden kurtulacak ve merkez kaç kuvvetinin etkisiyle dengesiz dağılım gösterecektir. Frene basıldığında aracın önünün alçalması , gaza yüklenildiğinde aracın arkasının yere inip burnunun havaya kalkması , viraja girildiğinde aracın bir tarafa doğru yatması bu etkinin sonucudur. Bu duruma "ağırlık transferi" denir. Bilinçli olarak ağırlık transferinin gerçekleştirilmesi , kayma hareketini başlatan en önemli etkiyi yaratır.
Ağırlık transferini gerçekleştirebilmek için yapılması gereken birkaç temel hareketi detaylara fazla girmeden açıklamaya çalışalım ;

-El frenini kullanmak (e-brake drift)
; En temel kayma yöntemidir. Kaymayı başlatmak için el freni , arka tekerlekleri kilitleyecek kadar çekili tutulur ve araç arkadan kaymaya başlar.
-Limit fren (braking drift) ; Viraj içinde sertçe frene basılır ve direksiyon viraj içine doğru çevirilir. Böylece aracın ağırlığı şiddetle ön tarafa transfer edileceği için arka lastikler hafifleyecek ve aracın arkası viraj dışına doğru kaymaya başlayacaktır.
-Vites küçülterek lastikleri kilitlemek (shift lock) ; Viraj içinde vites küçültülür ve debriyaj hızlıca bırakılır. Böylece şanzıman arka tekerlekleri küçük vitese göre döndürmek isteyecektir. Bu durumda arka tekerleklerin dönüş hızı aniden azalır , lastikler kilitlenir ve kayma başlar.
-Debriyaj tokatlamak (clutch kick) ; Aracın motor devrinin düşük olduğu durumlarda sağ ayak gaz pedalına tam basılı iken viraj içinde debriyaja çok çok kısa süre basılır ve bırakılır , daha doğrusu pedal tekmelenir. Bu "bas-çek" durumda anlık olarak debriyaja basıldığı sırada motorun devri aniden ve fazlasıyla yükselecek ve hemen ardından hızlıca ayak debriyajdan çekildiği anda da bu yüksek devir sayesinde arka tekerlekler yüksek güç sayesinde patinaja başlayacaktır. Bu patinaj sayesinde kayma başlar.
-Motor gücü ile kaymak (power over) ; Orta yükseklikte bir motor devrinde , kaymadan viraja girilir , frenle yavaşlansa bile debriyaj kullanılmaz , motor devri orta seviyelerde olacağı için vites düşürmeden viraj içinde aniden gaza sonuna kadar basılır. Motorun üreteceği bu ani güç arka tekerlekleri patinaja düşürerek kaymayı başlatacaktır.
-Direksiyon ile savurma (feint) ; Fren kullanılmayan bir tekniktir. Viraj öncesinde direksiyon , virajın aksi istikametine doğru kısa süreli ama sert şekilde çevrilir. Hemen ardından da direksiyon yine sertçe ama bu kez viraja doğru çevrilerek aracın ağırlık transferi ile oynanır. Ard arda senkronize şekilde yapılan bu iki hareket sayesinde aracın dengesi bozulacağı için araç kaymaya başlayacaktır. Kontrollü şekilde gaz verilerek kayma hareketi devam ettirilir ve virajdan çıkılır.

Basit denebilecek bu teknikler ile kayma hareketi başlatılır. Ancak kaymanın kontrol edilebilmesi için temelde son derece senkronize direksiyon-gaz pedalı müdahaleleri gerekmektedir. Yoksa sadece kayma başlatılır ve herhangi bir ek müdahale yapılmazsa spin atar ve kontrolü kaybedersiniz. Kayma hareketinin nasıl devam ettirileceği , aracın nasıl kontrol edileceği tamamen sürücülük yetenekleriniz dahilinde şekillenen ve tümüyle hisleriniz ile yöneteceğiniz bir senfonidir. Hislerinizi geliştirebilmek , kontrolü öğrenmek , aracınızla-tekerleklerinizle-yol yüzeyiyle konuşabilmek için gereken şey , sadece ve sadece sürekli antreman yapmaktır...





























Şimdi gelin hep birlikte bu teknikleri ve nasıl uygulandıklarını , hayran olunası insan "Tsuchiya-San"dan öğrenelim ;





Şunu belirtmeden geçemeyeceğim ; orada burada el frenini çekip aracın arkasını savurmak dirft değildir. Drift bir bütündür , ciddi bir teknik bilgi , ciddi bir çalışma ve bol antreman gerektirir ve kesinlikle özel bir parkurda , özel donanımlarla yapılması gereken bir spordur.
Yoksa sokak aralarında veya trafikte saçma sapan hareketler yapıp , diğer kişileri - araçları tehlikeye sokan "apaçi"ler kendilerini "drift"çi zannetmesinler...

Bunlar haricinde tabii ki çok daha profesyonel teknikler bulunmaktadır ama en yalın halleri ile temelde bu teknikleri sayabiliriz. Dikkatinizi çektiyse bu tekniklerde arkadan itişli (RWD) araçlar kullanılmaktadır. Bu noktada drift işinin ana kuralını söylememiz gerekiyor ; "drift tekniği , arkadan itişli araçlarla uygulanır". Bu kesinlikle önden çekişli veya dört çekerli araçlar drift yapamaz demek değildir , ama drift tekniği , arkadan itişli araçlar için yaratılmıştır ve bu araçlarla kesinlikle daha kolay ve daha güzel drift yapılır.
Drift için arkadan itişli ve aracın ağırlığına göre güçlü motoru olan bir otomobil kullanmak birinci tavsiyedir. Arkadan itişli olmayan araçlarda drift yapmak zordur ve kontrol edilmeleri de güçtür. Aracın motorunun güçsüz olması da size yeterli çekiş gücü veremeyeceğinden dolayı düzgün bir drift yapmak çok çok zorlaşır. Nissan,Toyota, Mazda ve Bmw , drift aracı seçerken başvurulabilecek en önemli markalardır.
İzlemesi son derece keyifli olan bu otomobil sporunun müptelası değilseniz bence artık olacaksınız...

Etiketler: , ,

19 Mart 2008

Bay "American Hot Rod" artık aramızda değil...

Discovery Channel'da tanıdık onu... Sanıyorum hepimizin sevdiği bir program olan "American Hot Rod" ile birlikte defalarca konuk olduk Coddington Garage' a... Eminim pek çoğumuz bu programda birşeyler görüp kendi otomobili ile ilgili yeni kararlar aldı... Ya da onu televizyonda her seyrettiğinde , defalarca "işte benim yapmak istediğim iş bu..ben kesinlikle böyle bir yerde çalışmalıyım" dedi kendi kendine...

Diyabet hastası olan Bay Boyd Coddington , geçtiğimiz ay aramızdan ayrıldı... Bence yıllardır arzu ettiği sonsuz beygir gücüne , şimdiye kadar görülmemiş güzellikte boyalara ve en muhteşem tasarımlara kavuştu nihayet... Mekanın cennet olsun Bay Coddington...
Seni ve yaptıklarını çok ama çok özleyeceğiz...

Etiketler: ,

18 Mart 2008

23 Mart Pazar / Drag

Çok fazla bir açıklama yapmama gerek yok sanırım. Bir "Tech Turkey" organizasyonu olan bu drag gününde yarışlar 11:00 itibariyle başlayacak ve tahmini olarak akşam 18:00 civarında sona erecek. Tech Turkey , bu etkinliği ikinci kez düzenliyor. Düzenledikleri diğer etkinliklerde olduğu gibi , bu günün de kusursuz geçeceğine eminim. Mutlaka orada olun ve tribündeki yerinizi alın. Hatta bir sonraki yarışa siz de kendi aracınızla katılın. Geçseniz de , geçilseniz de , rakibinizden boy boy fark yeseniz de , ilk kalkışınızda elenseniz de limitsiz bir zevk alacağınızı garanti ediyorum.
Pazar günü saat kaçta orada olmanız gerektiğine siz karar verin. Ama yine de tavsiyem en geç saat 09:30-10:00 arası orada olmanız yönünde olacaktır. Havanın güzel olmasını umalım.
Hepinize keyifli seyirler ve yarışmacılara da bol şanslar diliyorum...

Etiketler: , ,

Güle güle Gt 40 , hoşgeldin Shelby Cobra...

Ford , Gt 40'ın üretimine son veriyor.. Bence çok çok başarılı bir "retro" otomobildi. Hatta tam olarak ait olduğu sınıfı adlandırmak gerekirse o gerçek bir "super sport"du.
Ford , içinde bulunduğu mali krizi aşamadığı için bu özel modeli arşive kaldırmaya karar verdi. Peki ne yapacak? Elbette ki bütün ömrünü Focus veya Fiesta satarak geçirmeyecek..
Sırada yine bir retro dizayn olan "Shelby Cobra" var. Üretimi başladığında coupe versiyonunun mu yoksa cabrio versiyonunun mu hayata geçirileceği belli değil. Ama hangisi üretilirse üretilsin yeni Shelby Cobra , 400km/h gibi süratlerde dolaşabilecek. Hep birlikte bekleyip göreceğiz..























































Etiketler: , , , ,

De Lorean efsanesi...


Otomobil tarihinde , farklı tarzı ve sahip olduğu niteliklerle adından söz ettirmiş ve Geleceğe Dönüş filmi ile de hepimizin aklında yer etmiş bir semboldür De Lorean...


Tamamen çelikten üretilmiş olan bu otomobil asla paslanmıyor. Ama bu özelliği yüzünden de aşırı kilolu olan De Lorean , ne tam bir performans arabası olabilmiş ne de bir konfor abidesi.. Yukarıya doğru açılan kapıları ve çok özel tasarımı sayesinde pek çoğumuzun gönlünde ayrı bir yeri var..
Peki bu tarih bilgisini niçin verdim? Cevap şudur ki artık De Lorean , tarihi bir obje olmaktan çıkıyor ve tekrardan üretim bantlarına geri dönüyor.. Günümüz teknolojilerine uyarlanmış hali , eski modelden çok özel çizgiler taşıyor..





2009 yılında tüketicilere sunulması planlanan bu "yeni görünümlü eski dost"u şahsen sabırsızlıkla bekliyor olacağım... Eminim aranızda bu duygularımı can-ı gönülden paylaşanlar vardır...
...Ve son olarak da sizlere , eğer ki katıksız bir De Lorean hayranı iseniz hoşunuza gideceğini umduğum bir hediye sunmak istiyorum.
Alttaki figürün üzerine tıklayın , gerçek boyutları ile yazıcınızdan çıkartın , kesin , katlayın ve yapıştırın...
Kolay gelsin ve şimdiden ellerinize sağlık...

Etiketler: ,

Sen istersin de ben yapmaz mıyım....


İyi uykular... :)

Ben uyurken yapılan bir müdahale sonrası yaratılan bu ürünün , daha doğrusu eserin tüm fikir / tasarım / uygulama hakları Olcayto Cengiz'e , tüm kullanım hakları ise sadece bana aittir. :):):):)